En Yaygın Konuşma ve Dil Bozuklukları Nelerdir? 1.Gecikmiş Dil ve Konuşma Bozuklukları: Otizm, dudak damak yarıklığı, zihin engeli, işitme engeli, öğrenme güçlüğü, disleksi ve nedeni bilinmeyen, olumsuz çevre koşulları gibi sebeplerden ötürü çocuğun alıcı ve ifade edici dil becerilerinin yaşından beklenen düzeyde gelişme göstermemesidir.Çocuğun konuşması yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından beklenenden yavaşsa,o çocuğun …
En Yaygın Konuşma ve Dil Bozuklukları Nelerdir?
1.Gecikmiş Dil ve Konuşma Bozuklukları: Otizm, dudak damak yarıklığı, zihin engeli, işitme engeli, öğrenme güçlüğü, disleksi ve nedeni bilinmeyen, olumsuz çevre koşulları gibi sebeplerden ötürü çocuğun alıcı ve ifade edici dil becerilerinin yaşından beklenen düzeyde gelişme göstermemesidir.Çocuğun konuşması yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından beklenenden yavaşsa,o çocuğun konuşması gecikmiş konuşma olarak adlandırılır.
2.Sesletim-Sesbilgisel Bozuklukları (Artikülasyon- Fonolojik Bozukluklar: Çocuk/yetişkin konuşma seslerini, hecelerini ya da sözcükleri doğru biçimde üretemiyorsa ve bundan dolayı da dinleyici, karşısındaki kişinin ne dediğini anlamayıp daha dikkatli dinlemek zorunda kalıyorsa o çocuk/yetişkinde sesletim-sesbilgisel bozukluğu olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin;/kapı/-/tapı/; /kitap/- /kipat/
3.Akıcılık Bozuklukları Konuşma ritminin, akıcılığının ve hızının etkilendiği konuşma sorunudur. Kekemelik; konuşmanın akıcılığı ve ritminin, duraklamalar, tekrarlar, uzatmalarla ve çoğu kez bunlara eşlik eden beden hareketleriyle kesintiye uğramasıdır. Bireyin istemsiz olarak sesleri uzatması, kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi heceyi, ya da sözcüğü tekrarlaması biçiminde görülebilir. Kekemelik ( tapikemi ) insanın içyapısını, özgüvenini, hayata bakışını, kendisine saygısını ve diğer insanlarla etkileşimini etkileyen bir olaydır.
Takipemi (Cluttering); konuşma hızının artması, uygun olmayan yerlerde durak yapma ve genelde konuşmadaki problemin farkında değilmiş gibi görünme durumudur.
4.Ses Bozuklukları Sesin perde, şiddet ya da kalitesi gibi özelliklerinden biri ya da birkaçı konuşanın ne söylediğinden daha fazla dikkat çekici ise ses bozukluğu olduğu düşünülür. Ses telleri üzerindeki ya da seviyesindeki organik sorunlar ya da sesin yanlış kullanımı neden olabilir. En çok rastlanan ses bozuklukları; ses kısıklığı ya da sesin tamamen kaybolmasıdır.
5.Motor Konuşma Bozuklukları Apraksi: Daha önceden yapılabilen ve beceri gerektiren hareketlerin nasıl yapıldığına dair bilgi kaybedilmiştir. Nörolojik hasara bağlı ortaya çıkar. İstemsiz hareketler sağlam kalırken, istemli ve amaçlı programlamada bozulma görülür.
Dizartri konuşma düzeneğini kontrol eden kas kontrolünde anormallik, koordinasyon bozukluğu, paralizi veya zayıflık sonucu konuşmanın solunum, sesleme, sesletim gibi özelliklerinin etkilendiği ve dolayısıyla anlaşılabilirliğinin sınırlandığı bir konuşma üretimi bozukluğudur. Değişik sinir ve kas hastalıklarına bağlı olarak konuşma organlarında (gırtlak, dudaklar, dil, damak ve çene) açığa çıkan güçsüzlük ya da koordinasyon bozukluğu sonucunda ortaya çıkar.
6.Afazi (Söz Yitimi) Nörolojik kaynaklı dil ve konuşma sorunudur. Beynin sol yarı küresini etkileyen bir hasar sonucu ortaya çıkar. Afazik olan kişi dili anlama, biçimlendirme ve kullanmada kısmi ya da tam olarak sıkıntı yaşamaktadır. Beyindeki konuşma merkezlerinde meydana gelen hasar sonucunda konuşma, konuşulanı anlama, adlandırma, tekrarlama, okuma veya yazma gibi beceriler kısmen ya da tamamen kaybolur.
Beyin damar hastalıkları, beyin kanamaları, beyin tümörleri, kafa travması, enfeksiyon hastalıkları vb. nedenlerle oluşur.Afazisi olan kişi bir işe nereden ve nasıl başlayacağını belirlemekte, o işi yerine getirmek için gerekli basamakları oluşturmakta güçlük yaşayabilir.
7.Psikolojik Konuşma Bozuklukları Psikolojik konuşma bozukluğu, çok yoğun bir duygusal coşkunluğa karşı gösterilen savunma türü tepkidir. Bu tür hastalarda yapısal bir yatkınlık görülmektedir. İnsan hayatında çok önemli, üzücü, kaygılandırıcı olaylar yaşanmaktadır. Bunlardan bazısıyla baş edilebilir, bazısıyla ise baş edilemeyebilir. Psikolojik tepkilerin temelinde içgüdülerin yer aldığı unutulmamalıdır. Psikolojik kökenli konuşma bozuklukları çok farklı şekilde sınıflandırılabilir.
En sık karşılanılan psikojenik kökenli konuşma bozukluğu mutizmdir. Mutizm; bireyin, yeterli konuşma gelişimi ve bilinç düzeyine rağmen konuşma ile iletişimi reddetmesidir. Hiç olmayan veya çok az olan sözlü iletişim ile normal veya normale yakın alıcı dil yetenekleri arasındaki büyük fark mutizmin en çarpıcı özelliğidir. Mutizmde ses telleri yoluyla üretilen ses tamamen yok olmaz. Bu kişi iletişimde bulunmak amacıyla isteyerek veya kendiliğinden gürültü yapabilir.
Fakat bu konuşma sesi değildir. Mutizm bireyin konuşabilme özelliğine ve yeterli bilinç seviyesinin olmasına rağmen, konuşma iletişimi için isteksizlik halidir. İletişim, tamamen bireyin isteğine bağlı kalmaktadır.
8.Rezonans Bozuklukları Ses tellerinde oluşan ses, ses teli üstündeki boşluklarda şekillenir, uygun olmayan frekanstaki sesler bu boşluklarda filtrelenirken, uygun olan seslerin şiddeti arttırılır. Burun rezonans bozuklukları iki çeşittir: Hipernazalite; konuşma sırasındaki nasal rezonansın normalden fazla olması yani kişinin rezonansının aşırı nazal olmasıdır. Örneğin: /dede/ > /nene/ Hiponazalite; burun boşluğunun rezonansa yetersiz katılmasından/ katılamamasından kaynaklanır. Kişinin nazal rezonansının yetersiz olmasıdır. Örneğin: /mama/ > /baba/
9.Yutma Bozuklukları Nörolojik hastalıklar, tümör, beyin kanaması, ameliyat ya da felç gibi nedenlerden ötürü kişinin yutma fazlarında sorun yaşamasıdır. Bu durum, yiyeceğin ağız boşluğundan mideye geçişinde gecikme, engellenme ve yanlış bir yol izleyerek nefes borusuna kaçması şeklinde ortaya çıkar. Yutma bozukluğu her yaş grubundan hastada ve sinirsel (nörojenik), mekanik, psikolojik nedenler ve kas hastalıklarına (myojenik) bağlı olarak oluşabilir.